Haber Detay

Calendar 08.11.2024

Sinemada kadının adı var

İzmirli kadınlar, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Sinema Atölyesi’nde sanat dünyasının kapılarını araladı. Kadınlar uygulamalı eğitim aşamasında Şirince’de belgesel çekimlerine başladı. Sadece sinema izleyicisi olan kadınlar şimdi çekecekleri filmleri festivallere göndermeyi hedefliyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü, Sinema Atölyesi ile kadınların sanat dünyasına adım atmasını sağlıyor. 6 ay teorik ve uygulamalı sinema eğitimini içeren atölye, hayalleri gerçek kılıyor. Ücretsiz verilen Sinema Atölyesi’nde teorik eğitimi bitiren kadın kursiyerler, Selçuk’ta Şirince Mahallesi’nde belgesel çekimlerine başladı. Daha önce sadece sinema izleyicisi olduklarını belirten kadınlar, bu atölye sayesinde bakış açılarını genişletip sinemaya farklı bir gözle bakmaya başladıklarını ifade etti. Eğitmenler Tuğçe Soytürk ve Kibar Dağlayan Yiğit eşliğinde bir kurmaca bir de belgesel film çekecek kadınlar, film festivallerine katılarak “Sinemada biz de varız” demeye hazırlanıyor.

Filmin her aşamasında kadınlar görev alıyor

Atölye çalışmaları hakkında bilgi veren Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü Örnekköy Kadın Dayanışma Merkezi Sinema Atölyesi Eğitmeni Tuğçe Soytürk, “Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü olarak Sinema Atölyesi’ni yürütmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda Seferihisar’da Bilgi Olgaç Sinema Atölyesi ve Karşıyaka Örnekköy’de Afife Jale Sinema Atölyesi olarak senaryo, kamera teknikleri, kurgu gibi teorik ve uygulamalı eğitimler veriyoruz. Uygulamalı derslerimizde olabildiğince İzmir’in farklı bölgelerinde çalışmaya dikkat ediyoruz. Bu çalışmaların sonucunda kurmaca ve belgesel olmak üzere iki film çekilecek. Kadınlar bu filmlerin her aşamasında görev alıyor” dedi. 

Ücretsiz sinema eğitimi

Sinemanın sektör anlamında maliyetli bir alan olduğunu belirten Tuğçe Soytürk, “İzmir’de sinema alanında ücretsiz eğitim veren bir yer yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi, ücretsiz eğitim sağlıyor. Dolayısıyla biz dezavantajlı kesime de hitap etmiş oluyoruz. Ekonomik gelir seviyesi düşük insanların da sinemaya dâhil olmasını, eğitim almasını sağlıyoruz. Atölyeden çıkan filmleri festivallere de gönderiyoruz. Ayrıca iyi bir izleyici yetiştiriyoruz. Kursiyerler sinemaya farklı bir gözle bakmaya başlıyor. Dizi izleyicisinden festival filmleri izleyicisine ulaşmaya çalışıyoruz ve bu gelişimi de gözlemliyoruz” diye konuştu.

Şirince’nin kıyamet hikâyesi

31 yaşındaki Dilara Girgin isimli kursiyerin kaleme aldığı metin üzerinden belgesel çekimine başlayan kadınlar, Şirince’nin tarihi, doğal ve kültürel güzelliklerini ekrana yansıtacak. Belgeselin ana konusu ise Şirince’nin aslında dünya tarafından tanınan bir köy olması. 21 Aralık 2012’de kopacak kıyametin Şirince’yi etkilemeyeceği yönündeki efsane üzerine odaklandıklarını söyleyen Girgin, “İleride sinema sektöründe yer almak istiyorum. Kadınların her yerde olmasını ve her alanda görev almasını doğru buluyorum. Kadınlar isterse her şeyi başarabilir. İzmir Büyükşehir Belediyesi de bu konuda bize destek sağlıyor. Başkanımız Dr. Cemil Tugay’a ve hocalarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

“Çok büyük bir farkındalık oluştu”

Farklı yaş gruplarından pek çok kadının yer aldığı kursta eğitim gören 47 yaşındaki kursiyer Derya Erdoğan da “Sosyal medya üzerinden kurs duyurusunu gördüm. Sıradan bir sinema izleyicisiydim, hevesle kursa katıldım. Eğitimlerde teknik konuları öğrendik. Çekim açıları, planlar, senaryo konularında eğitim aldık. Çekim yaparak kamerayı tanıdık. Bakış açım o kadar değişti ki artık film izlerken teknik detayları fark edebiliyorum ve yönetmenlerin vermek istediği mesajları hissediyorum. Çok büyük bir farkındalık oluştu. İnsanlar bazen düşüncelerini sadece sözel olarak aktaramayabiliyor. Sinema da ayrı bir aktarım sanatı. Kadınlar bu tip kursları değerlendirmeli. Benim idolüm buradaki hocalarım oldu. Onların eşliğinde çektiğimiz filmleri festivallere yollamayı hedefliyoruz” dedi.

“Hayata bakış açım değişti”

Türk sinemasını çok sevdiğini ve bu yüzden kursa katılmaya karar verdiğini ifade eden 63 yaşındaki Yüksel Mizmizlioğlu isimli kursiyer ise “Türk sinemasını çok sevdiğim için sinemaya ilgi duydum ve kursa başladım. Burada kamerayı kullanmayı, sinemanın tarihini öğrendim. Güzel bilgiler edindim. Sinemaya sevgim vardı ama şimdi film çekmeye de heves duyuyorum. Her şeyi belgesel gibi çekmek istiyorum. Hayata bakış açım değişti. Filmleri artık daha dikkatli izliyorum ve festivallere gidiyorum” sözlerine yer verdi.

“Sinema benim için ulaşılmaz bir yerdeydi”

Sinemayı çok sevdiğini ve kursa büyük bir hevesle başladığını söyleyen 34 yaşındaki kursiyer Hatice Okur Günay, “İzmir’de 2 yıldır yaşıyorum. Kibar Dağlayan Yiğit’in Mahallenin Kadınları Sinema Yapıyor adlı çalışmasını gördüğümde ben de çalışmalara katılmak istedim. Daha sonra bu kurstan haberdar oldum. İlk 3 ay boyunca teorik eğitimlerimizi aldık. Senaryo nasıl yazılır, kamera nasıl kurulur, çekim nasıl yapılır öğrendik. Şimdi de teorik olarak öğrendiklerimizi pratiğe döktüğümüz aşamaya geçtik. Ben iyi bir sinema izleyicisiyim ama sinema benim gözümde çok ulaşılmaz bir yerdeydi. Bu atölye bana sinemanın yapılabilir ve ulaşılabilir olduğunu gösterdi. Herkesin dünyayı gördüğü yeri başkalarıyla paylaşabilmesinin mümkün olduğunu gösterdi. Hedefim burada öğrendiklerim ışığında kendi gözümden gördüklerimi aktarmak” ifadelerini kullandı.